Eminim çocukluğumuzdan itibaren dönem dönem hepimiz “Bu kadar hayalci olma!” veya “Hayal aleminde yaşamanın kimseye faydası olmaz!” gibi olumsuz telkinlere maruz kalıp; geleceğimizi önce zihnimizde canlandırarak, yaratıcılığımızla onu oluşturup şekillendirmeye çalışırken çok kez sekteye uğratılmışızdır.
Hem aile hayatında, hem de eğitim sisteminde çocukluk döneminden itibaren katı kuralları aşan özgür düşünceyi ve istekleri kısıtlayan zihinsel kalıplar bilincimizde yer etmiştir. Halbuki hayal kurabilmek, bir şeyleri çok istemek ve ümitle çabalamak insan olmanın en önemli özelliklerinden birisidir. Buna rağmen, hayal kurmak daima ulaşılması mümkün olmayan, gerçek dışı bir olgu olarak gösterilmektedir. Ne yazık ki, bu da bizi içinde bulunduğumuz şartların ümitsizlik kıskacına mahkum etmekten ileri götürmez. Oysa aynı koşullarda yaşayan insanlar birbirlerinden çok farklı algılar geliştirebilir. Çünkü “gerçek” denilen olgu hem bir hayat görüşü, hem de bireyin kendisini, çevresini, dünyayı ve dünya üzerindeki yerini algılayış biçimidir. Bu algılayış biçimi, yani bireyin gerçeği, bireysel ve toplumsal deneyimlerle sürekli gelişip olgunlaşan ve zamanla değişebilen bir özelliğe sahiptir. işte çocukların da (tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi) mizaçlarına göre, izledikleri özgür düşünce ve duygularla farklı algıları, görüşleri ve bunları dışavurumları olabilir. Çocukların hayal dünyası yetişkinlere göre daha zengindir; elbette onlara hayallerine ket vurmaları telkin edilmiyorsa.
Dünyanın her yerinde, başarıyı ve mutluluğu yakalayanlar, hayallerini izleyip yaratıcı güçleriyle onlara ulaşanlar oluyor. Bu kişiler genellikle hayallerini gerçekleştirmek için sabırla azmeden, hayallerini hayatlarının hedefine yerleştiren ve bu hedef doğrultusunda azimle çabalayan ümit dolu, ender rastlanan insanlardır.
Bunun aksine büyük çoğunluk, ümitsizlik içinde hayat şartlarından ve yapamadıklarından şikayetçidir. Bu kişiler gelecekleriyle ilgili olumlu hayaller kurmak ve iyi temennilerle isteklerde bulunmaktansa sürekli sızlanmayı seçerler. Gerçekten de böyle hissedip düşündükleri için, zamanı geldiğinde olmadık engellerle karşılaşırlar; çünkü farkında olmadan bu engelleri çok önceden kendileri koymuştur. Yani görünen o ki, pek çok insan kısır algıları ve dar hayalleri nedeniyle kendi kendilerini hapsettikleri minicik bir dünyanın içinde sızlanıp yuvarlanıp gidiyor. Halbuki dünya zaten yuvarlanıp dönüyor, bizim de onun üzerinde yuvarlanıp dönmemiz gerekmiyor ki. Biz, olumlu hayallerimizle yarattığımız, ufukta şekillenip beliren hedefimize doğru yürümeliyiz.
Bakmakla da kalmamalıyız. Baktığımızı görmek için, tüm kalbimizle, zihnimizle ve ruhumuzla evrene yönelip kendimizi onun içinde yeniden keşfetmek istemeliyiz. Evrenin uçsuz bucaksız kucağında neler yapabileceğimizi hayal etmeliyiz. Her yaşta ve her koşulda herkesin bir konuda gerçekleşmesini istediği bir hayali mutlaka olmuştur. işte burada gereken tek şey zihinlerde canlanan bu hayale inanmak ve onu yaratıcılıkla geliştirip eyleme geçmektir. Zaman içinde hayal kurmanın coşkusunu ve heyecanını unutmuş olabiliriz. Bu duyguyu tekrar hatırlamak için kaliteli çocuk filmlerinden yararlanarak, kendimizi tıpkı bir kahraman gibi algılayıp görebiliriz. Kısıtlayıcı düşünce kalıplarından sıyrılıp çocukluğumuzda olduğu gibi, sınırsız bir hayal dünyasının kapısını açabiliriz. Yeri gelmişken yaşadığım bir olayı burada paylaşmak istiyorum: Yaklaşık altı ay kadar önceydi, üç yaşındaki kızım Yağmur eldivenlerini giymiş, atkısını takmış, sırt çantasını almış sokak kapısını açmaya çalışıyordu. Birden bana dönerek "Anne ben hayalimin peşinden gidiyorum” dedi. Bir an için çok şaşırdım ama hemen toparlanıp artık ona bir hayali izlemenin ne olduğunu ve onu nasıl gerçekleşebileceğini anlatma zamanının geldiğini anladım. Kısaca onun sokak kapısını açmasına yardımcı oldum. Kapıyı açıp çıktığında etrafına gülücükler dağıtıyordu.
Evet! Çocuklarımız hayal kurmayı biliyorlar, tıpkı bizim de çocukken bildiğimiz gibi. Onların bu harikulade yeteneği bizimkiler gibi körelmesin, buna neden olmayalım. Gelin onların hayal kurmalarını, yaratıcılıklarını destekleyelim ve hayallerine nasıl ulaşabilecekleri ile ilgilenip başarılarına rehberlik edelim.
Buradaki en önemli nokta çocuklara örnek olabilmektir. Çocuklar hayalleri olan ve yaratıcılıklarıyla hayallerini gerçekleştiren ebeveynlerinden güç alırlar. Sürekli istediklerini nasıl ve neden yapamadıklarından yakınan ebeveynlerine ya acırlar ya da onlara üzülüp kısır döngü içindeki çaresizliği öğrenirler. Anne babalar, çocuklarına ayna tutar; çünkü her çocuk önce ebeveynini model alır. Sizde çocuklarınız hayallerini ve yaratıcılığını gerçekleştirsin, mutlu ve başarılı olsun istiyorsanız, onları yüreklendirirken canlı bir örneğini de vermelisiniz. Çocuklarınızın da şahit olduğu bir hayalinizi gerçekleştirin. Haydi! Bugün herhangi bir konu seçin. şimdi zihninizde bunun hayalini kurmaya başlayın ve yaratıcılığınızla bu hayale sımsıkı tutunun. Onu zihninizde geliştirip hayatınızı yeniden anlamlandırın. Hem kendiniz, hem de çocuklarınız için hayatınızdaki yeni gelişmelere engel olan tüm sınırları kaldırın.
Başarılar diliyorum.
Sevgiyle kalın…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu