Mutluluğunuzu elinizden mi aldılar? Belki de bir gün birisi geri getirip size verecek, “al bu da senin payına düşen mutluluk” diyecektir. şimdi arkanıza yaslanın ve bekleyin. Yapacak hiçbir şey yok…
Acaba kim, nasıl almış olabilir mutluluğunuzu? Kim, nasıl, neden geri getirip versin mutluluğunuzu? Bu sorulara uygun cevaplarınız varsa lütfen bana da söyleyin…
Dünyada acaba yeteri kadar mutluluk mu yok, insan sayısı arttıkça mutluluk yetmiyor ve herkes başkasının mutluluğunu mu kapmaya çalışıyor?
MUTLULUK nedir? Vücudumuzda salgılanan serotonin hormonu, kimyasal bir tepkime. Bu hormonu salgıladığımızda kendimizi mutlu hissederiz. Peki, nasıl oluyor da birisi veya bir olay açma-kapama düğmesine basıyor ve bizdeki mutluluk çeşmesi akıyor veya kesiliyor? Evet, bir düğme var ama bu düğme bizim içimizde. O zaman bu düğme kapandıkça biz tekrar açabilir miyiz? Evet açabiliriz 🙂
Mutluluk düğmesini açıp, bu güzel ve faydalı hormonu sağlamak için hayal gücümüzden faydalanabiliriz. Beynimizin daha önce hayal ve gerçeği ayırt edemediğinden bahsetmiştik. Eğer güzel, mutlu olduğumuz bir anı düşlersek veya güzel bir hayal kurarsak beynimiz bütün fizyolojimizi etkileyecek, gerekli kimyasalları salgılayacak. Böylelikle mutluluk damarlarımızda, tüm hücrelerimizde dolaşacak.
Her şeyin, herkesin içinde siyah gibi beyazın da, negatif gibi pozitifin de olabileceği inancından yola çıkarak güzellikleri görmeyi alışkanlık haline getirebiliriz. Kendimize “bunun içindeki saklı güzellik ne acaba?” diye sorarak odağımızı güzeli görmeye çevirebiliriz ve bu zamanla bir düşünme alışkanlığına dönüşür.
Bana seanslarımda çok sık sorulan sorulardan biri şudur: “Peki, hep mutlu olmak gibi bir şey var mı?” Her zaman aynı cevabı veririm: “emin olun ki bunu istemezsiniz, en büyük depresyonu o zaman yaşarsınız, hayatta hiçbir şeyin tadı olmaz.” Çirkin olmadan güzeli, acı olmadan zevki, karanlık olmadan aydınlığı tanıyamayız, değerini de bilemeyiz. Hayatta her şey olumlu olsa çok sıkıcı olurdu, hiçbir amacımız, tadımız, tuzumuz olmazdı. Hayat dengeler üzerine kurulmuştur. Biz de kendi iç dengemizi kurduğumuz kadar mutlu oluyoruz. Dengemizi bozunca da mutluluğumuzu kapmışlar gibi tepki gösteriyoruz. Bir gün birisinin getirip geri vermesini bekliyoruz. Hayatınıza girecek bir kadından (ya da erkekten), bir işten, paradan, etrafımızdaki insanların değişmesinden… Yok öyle bir şey! Herkes kendi mutluluk musluğunu açarak, kendi mutluluğuyla yıkanacak.
Güzel bir şeyler düşünüp mutluluk duşu almaya ne dersiniz?
Sevgi ve sağlıkla yıkanın 🙂
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu