Hayatınızın dışını çıkıp kendiniz ve çevrenizde olup bitenleri gözlemler misiniz? Eğer gözlemliyorsanız neyi fark ediyorsunuz? Otomatikleşmiş kalıplar içinde ingilizcede "to do list" Türkçede "yapılması gerekenler listesi" peşinde koşan insanlığı fark ediyor musunuz? Ve siz bunun neresindesiniz?
Gün boyunca yaptıklarınızın bir listesini çıkarın ve kendinize sorun: "Bütün bunları niye yapıyorum?" Yapmak zorunda olduklarınız mı yoksa yapmak istedikleriniz mi bunlar? Eğer zorunluluksa bu zorunluluğu kim koydu, siz mi, sistem mi? Ve bu dünyada bulunma sebebiniz zorunlulukları yerine getirmeniz mi acaba? istediklerinizi yapıyorsanız sorun yok. Tabii ki size zarar vermiyorsa ve size anlam, değer katıyorsa 🙂
Pek çok insan, bugün sistemin bir parçası olmuş durumda; otomatikleşmiş, robotlaşmış bir şekilde yaşıyor. Yazının başında dediğim gibi şöyle bir kenara çekilip objektif, yargısız bir gözlemci konumuna geçerseniz bunu çok kolay fark edebilirsiniz. En önemlisi kendinizi gözlemeyin. Ulaşmaya çalıştıklarınıza, isteklerinize bakın ve bunları neden istediğinizi sorun kendinize. Rutinde tekrarladıklarınıza, zorunluluklarınıza bakın ve yine sorun, neden bunları yapmak zorundasınız? Acaba zorunluluğu sisteme uyarak siz mi kabul ediyorsunuz?
Robotlaşmış insanlar diyorum çünkü kendilerini kurulmuş bir sistemin bantlarına teslim etmişler. Hep bir şeylere ulaşmak ya da ellerindeki şeyleri korumak için tekrardalar. Ruhlar arkalarında kalmış, acı çekiyorlar, mutsuzlar. Farkında değiller. Bir an önce fabrika bantlarının dışına çıkmak lazım, uyanmak lazım, ruha dokunmak lazım… Siz bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen ya bantın dışındasınız ya da banttan çıkmaya hazırlanıyorsunuz 🙂
Nasıl çıkar insan banttan? Önce durumunu fark etmesi, sonra da kendi olabilme cesaretini göstermesiyle. Zaten iki yol var önümüzde; ya bantta ilerleyen ruhsuz robotlar olarak sürüye katılacağız ya da özgür olacağız… Seçim bize kalmış güzel insan 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu