Sevdiklerimizle ne kadar buluşuyor, birlikte ne kadar vakit geçiriyorsunuz? Ne gerek var, biliyoruz ki onlar telefonun bir ucunda, hatta ucunda bile değil telefonun içinde, bilgisayarın içindeler. Sıkıştırıp sıkıştırıp herkesi, her işi küçücük bir kutunun içine koyabiliyoruz. Hayat artık çok kolay; kafa yormaya gerek yok. Akıllı telefonlar bizim yerimize her şeyi yapıyor. Yolları öğrenmemize gerek yok, telefon yolu biliyor. Numaraları ezberlemeye, işlem yapmak için kafa yormaya, yani öğrenmeye ve hatırlamaya gerek yok. Akıllı telefonlarımız var. Onlar bizim yerimize düşünüyorlar, çarpıyor, çırpıyor her bir şeyimizi yapıyorlar. 4 basamaklı şifre oluşturmamıza bile gerek yok, biz yorulmayalım diye parmak izimizle kilitler açılıveriyor. Çok akıllılar maşallah!
Artık aptallaşmaya başladık, düşünmeye gerek yok çünkü. Yürümemize bile gerek yok, yürüyen merdivenler, yollar bizim yerimize yürüyor. Sevdiklerimizle buluşmaya da gerek yok onlar zaten yanımızda. Eskiden "sen benim kalbimdesin" derdik şimdi "sen benim akıllı telefonunmdasın" diyoruz. Hatta belki de çok yakında sevişmeye bile gerek kalmayacak. Koyacaksınız eşinizle telefonlarınızı üst üste, bir bakacaksınız ki 9 saat sonra nur topu gibi bir akıllı bebek telefonunuz olmuş… 🙂 şaşırır mısınız? Ben hiç şaşırmam. 🙂
Eski bir söz vardır: "Ateşi ısınmak için de kullanabilirsin, yangın çıkarmak için de…" Ateşi tehlikeli ya da işe yarar yapan, ateşin ne amaçla kullanıldığıdır. Bu, her şey için geçerlidir. Para da ne amaçla kullanılıyorsa ona göre şekillenir. şekli veren insandır. Teknoloji için de aynı şey geçerli, teknolojiyi şu anda aptallaşmak için, insanlıktan çıkmak için kullanır bir hale geldik.
Yeni bir alet aldığınızda içinden kullanma kılavuzu çıkar, artık iki tane çıkması gerekiyor. Biri aletin çalışma ve kurulum özelliklerini anlatan, diğeri de insan değerlerini yitirmeden ne amaçla nasıl kullanılacağını anlatan ayrı bir kullanma kılavuzu. Buna gerçekten ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, çünkü akıllı telefonlar pek çok insanın uzvu olmuş durumda.
Unutkanlıklar, sosyal fobiler, sevgisizlik ve depresyonun günden güne artmasında teknolojinin insan aklına ve dolayısıyla insan yaşamına hükmetmesinin payı büyük. Böyle giderse çok yakında düşünemeyen, hareket edemeyen varlıklar olacağız. Uyanma vakti gelmedi mi sizce? insanlığımıza sahip çıkma ve içimizdeki ruhu besleme vakti gelmedi mi? Teknoloji, her aletin içine aklı koyabilir ama asla ruhu koyamaz. Ama aklını yitiren bir ruh da bu dünyada yaşamını sürdüremez. Yaşamak ve yaşatmak istiyorsak, neyi nasıl kullanacağımızı bir an önce öğrenmeliyiz… Belki bugün kendinize yeni bir teknoloji kullanma kılavuzu yazmak ister ve bazı güzel kararlar alırsınız… 🙂 Neden olmasın, biraz tembelleştik ama hâlâ bir aklımız var! 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu