Çocukluğumuzun Nasrettin Hoca fıkralarından birini hatırlayarak başlayalım bugüne de 🙂
Nasrettin Hoca bir gün ağacın altında bir arkadaşıyla otururken yanına koşa koşa iki kişi gelir. Belli ki birbirleriyle anlaşamamışlardır ve dertlerine dermanı Hoca'dan beklemektedirler. Önce adamlardan biri verip veriştirir, arkadaşını suçlar ve haklı olduğunun teyidini de Hoca'dan almak ister. Cümlelerini de "ya Hocam haklı değil miyim şimdi ben" diye bitirir. Hoca da "haklısın" der… Sonra diğer adam alır lafı. Konuşur, konuşur; kendini savunur, diğerini suçlar; o da cümlelerini "şimdi ben haklı değil miyim yani Hocam" diye bitirir. Hoca da "haklısın" der. Hoca'nın yanında oturan arkadaşı, duruma anlam veremez, hafiften hesap sorar gibi döner Hoca'ya ve "Bu nasıl iş hocam, buna da haklısın dedin, şuna da, olacak iş mi" diye söylenir. Bildiğiniz gibi Hoca da "Sen de haklısın" der.
Çoğunuz hatırlamıştır bu fıkrayı, tabii fıkranın komikliği yanında derin anlamlar barındırdığını da her zaman hatırlamakta fayda var. Herkes kendi algısında haklıdır. Benim kanımca ortaokul ya da liselerde mutlaka "algı yönetimi" diye bir ders olmalı 🙂 insanlar birbirlerinin ne kadar farklı algılarda olabileceğini bilse hem kendi algılarını değiştirebilmeyi hem de başkalarına karşı daha hoşgörülü olmayı kolayca öğrenebilirler. Zihinsel algımız neyse, nasılsa dış dünyaya açılan penceremizden o şekilde bakarız, o şekilde tepkilerde, yargılarda bulunuruz. Her birimizin içi farklı bir dünya. Ama bunun farkında değiliz çoğu zaman. Kişisel algılarımızı oluşturan pek çok filtre sistemi var içimizde. Bunlardan birkaçı; tecrübelerimiz, değerlerimiz, inançlarımız, meta programlarımız… insana bu dünyada bir benim gibi düşünenler, bir de benim gibi düşünmeyenler varmış gibi gelir çoğu zaman. Ya da ben doğruysam bana uymayan yanlışmış gibi gelir… O zaman da konuyu, iletişimi, sevgiyi, paylaşımı bırakıp sadece haklı olabilmenin peşine düşer insan. Artık ok yaydan çıkmıştır ve kazanılacak bir savaş vardır: "haklı olma savaşı". Oysa konu çok daha derindir; çünkü insan zihnindeki farklılıklar çok daha fazladır. Eğer yaşamımızı güzelleştirmek istiyorsak odağımızı anlamaya, algılarımızı fark etmeye yöneltmeliyiz. Haklı çıkma çabası egonun işidir ve egoyu besler… Bir insan algı farklılıkları ve algı yönetimiyle ilgili ne kadar çok şey biliyorsa, konuya ne kadar hâkimse o kadar huzurlu olacaktır. Kafayı başkalarına takmayacak, onları değiştirmeye çalışmayacak, haklı olma savaşlarına katılmayacaktır. Onun yerine daha yapıcı, hoşgörülü ya da yeri geldiğinde yardımcı olacaktır… Bu da daha güzel, daha huzurlu bir yaşam demek 🙂
şimdi, bu yazdıklarıma karşı gelecek bir sözün varsa ya da yazdıklarıma katılıyorsan güzel insan sen de haklısın… 🙂
Algılarınızın farkında bir hafta olsun 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu