Vazgeçmek için Çok Erken

Vazgeçmek için Çok Erken

“şöyle bir arkama bakıyorum da ne kadar çok vakit kaybetmişim; ne kadar anlamsız şeylerle oyalanmışım; benim yaşımda olan pek çok kişi neler yapmış neler, ben artık çok geç kalmışım çok!” Bu uzun ve sıkıcı cümleleri 28 yaşında da, 38 yaşında da, 48 yaşında da söyleyenler var. Bir insanın böyle bir düşünceyi beyninde taşıması, o kişiye ne sağlar? Odağını nereye çeker?

 

Lütfen, hiçbir şey sağlamaz diye cevap vermeyin. Okumaya ara verin ve düşünün.

 

Dibe vurmayı, geçmişe odaklanmayı, başarısızlığı görmeyi, insanın olduğu yerde kalmasını, eylemsizliği sağlar; kurban olma psikolojisi yaratır, olumsuz şeyleri hayatına çeker ve en önemlisi artık geç kalınmıştır. Kabullenip vazgeçmek için haklı sebepleriniz vardır, sonuç olarak da hiçbir şey yapmamanıza neden olur. Hiçbir şey yapmamak, tamamen edilgen olarak yaşamak öyle bir şeydir ki zamanla uyuşmaya başlarsınız, hatta olduğunuz yeri beğenmemenize rağmen kendinizi güvende hissetmeye başlarsınız. Çünkü bilinen, alışılan şey, acı bile olsa, sonuçta bir alışkanlıktır ve alışkanlıklarınız yaşam tarzınızdır. 

 

“insan yedisinde neyse yetmişinde de odur”, “Böyle gelmiş böyle gider” gibi sözlere inanmayı tercih ederek, karşınıza çıkan her yenilikten, her çıkış yolundan, her denemeden kolaylıkla vazgeçebilirsiniz.

Oysa bugün geleceğinizin ilk günü, bugünkü düşünceleriniz yarınlarınızı yaratacak. Hayatınızın bundan sonraki kısmını, geleceğinizde geçireceksiniz. Bugün başlamak için hâlâ bir şansınız var. Eğer isterseniz geçmişte yaşanmış olan kayıpları nasıl kazanca çevireceğinizi bilmek size güç kazandıracaktır. Bugün arkanıza baktığınızda kötü gözüken, sizin için kayıp olan her şeye, bir anlam ve dolayısıyla bir duygu yüklemişsinizdir. Onlara yüklediğiniz anlam ve duygular olumsuz olunca da kendinizi kötü hissedersiniz.

 

şimdi, eğer isterseniz geçmişteki olaylara bakış açınızı değiştirerek anlamlarını ve duygularınızı değiştirebilirsiniz. Eğer isterseniz özgüveninizi tekrar kazanabilir, kendinize paha biçilmez bir değer verip, kendinize saygı duyabilirsiniz. Eğer isterseniz yeniden öğrenebilir, gelişebilir, yeni baştan yaratabilirsiniz.

 

Her olumsuzluğun, kötünün içinde mutlaka size değer katacak pozitif bir öğreti vardır. Yapılması gereken tek şey, size acı veren, kayıp gibi gelen olaylara tek tek gidip, içinden almanız gereken bilgiyi almanızdır. Böylelikle gelecek günler için deneyim ve bilgi toplamış, kendinizi geliştirmiş olursunuz. Hiçbir şeyin boşa yaşanmadığını fark edersiniz. Böylelikle geçmişinize yüklediğiniz anlam değişir. Geçmişiniz sizi geriye çeken, tekrara sürükleyen bir hortum olmaktan çıkıp, sizi yeni ve güzel okyanuslara iten bir rüzgar olur.

 

Bugüne kadar hiçbir işte dikiş tutturamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Hemen kendinize şu soruları sorun:

 – Ben bu iş yerlerinde ne öğrendim?

 – Ben ne yapsaydım bu iş yerlerinde devam edebilirdim?

 – Bu işte neyi yapmamam gerektiğini öğrendim?

 – Kendimi geliştirmek için nasıl bir mesaj alabilirim bu tecrübeden?

 – Acaba bu işler benim için gerçektende doğru işler miydi?

Soruları dürüst ve dikkatlice düşünerek cevaplayın. 

 

Eğer kötü biten ilişkiler yaşadıysanız:

– Ben bu ilişkilerden işime yarayacak ne öğrendim?

– Kendimle ilgili neyi fark ettim?

– Bu ilişki bana ihtiyacım olan neyi göstermek istiyordu?

– Bu ilişkiyi tekrar baştan yaşasaydım neyi farklı yapardım?

– Nasıl farklı davranırdım? Daha iyi bir ilişki yaşamak için ihtiyacım olan şey ne? 

 

Yaşadığımız her ne varsa hepsinden tek tek bilgiler toplayıp, onların anlam ve duygularını değiştirebilir, ileriye daha güçlü bakabiliriz. Yaşadığınız olumsuz olayın içinde ihtiyacınız olan bilgi mevcuttur. Mutlaka kendinizle ilgili önemli bir farkındalık vardır. ihtiyacınız olan bilgiyi aldığınız an, o olaya olan bakış açınız değişecek. Bakış açınız değişince de olaya yüklediğiniz anlam değişecek. Anlam değişince, olaya yüklediğiniz olumsuz duygular değişecek ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Bugün başarılı ve mutlu insanların sırrı, budur. Her olumsuz olayı bir güç kaynağı olarak görürler, içinden bilgiyi alır, daha iyi donanırlar ve bir sonraki adıma daha hızlı ve daha güçlü geçerler. Onlar yapabildiyse siz de yapabilirsiniz!

 

“Başarısızlık, yeniden ve daha zekice başlayabilme fırsatından başka bir şey değildir.” Henry Ford.

 

Başlamak için geç olduğunu değil, vazgeçmek için çok erken olduğunu fark ederseniz her şey daha kolay olur. 28 yaşındaki biri üniversite okumak ya da bir meslek edinmek için çok geç olduğunu düşünürken, 40 yaşındaki başka biri üniversiteye başlıyor. 40 yaşındaki biri evlenmek için çok geç olduğunu düşünürken, 55 yaşındaki başka biri üçüncü evliliğini yapıyor. 30 yaşındaki biri zayıflamayı imkânsız görürken, 45 yaşında başka biri 40 kilo veriyor. 50 yaşındaki biri dansa başlamak için çok geç olduğunu düşünürken, 60 yaşındaki biri dağcılık eğitimi almaya başlıyor… Peki, bu insanların aralarındaki fark nedir? Tek fark, bakış açılarıdır. Yerinde duranlar neden yapamayacaklarını düşünürken, ileriye gidenler daha neler yapabileceklerini hayal ederler.

 

Evet, siz de “neden olmasın” diyerek güne başlayabilirsiniz. Siz de düşünme şeklinizi değiştirerek, kendinize ve hayata dair bakış açınızı değiştirebilir, hayata yeniden “merhaba” diyerek gülümseyebilirsiniz! Evet, bugün vazgeçmek için çok erken! şimdi, aynaya bakın ve gülümseyin hayata, gülümseyin kendinize…

 

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu