Düşünce sistemleri üzerinde ilerleyebilmek için ilk başta temsil sistemlerini anlamak iyi bir başlangıç olur. Bir nesne veya bir durumla karşılaştığımızda hangi temsil sistemimiz baskınsa onunla daha yoğun bir algı alanına girerek algılar ve onunla daha yoğun hatırlarız. Bu sürecin şekli dilimize de o şekilde yansır. Örneğin görseli yüksek olan daha net ve ayrıntılı görsellerle depolama yaparken işitsel yüksek olan daha çok seslerle ilgili daha ayrıntılı kayıt ve hatırlama yapar. Koku, tat, dokunma, duygusal algılama içinde aynı durum geçerlidir. Şimdi ben size ‘’ ÇAY’’ dediğimde zihninizde neler canlandı?
Zihninizde olup biteni fark edin. Bir bardak çay resmi, çaydanlık, fokur fokur kaynama sesi çıkaran bir demlik, sıcaklığın buharı, ağzınızda çay tadı, çay kokusu? İlk başta zihninizde ya da bedeninizde ne belirdi? Belki siz sadece bir bardak çay resmi gördünüz, belki diğer bir okurum elinde çay bardağının sıcaklığını hissedip bardaktan çıkan hareketli dumanı gördü 🙂 Belki başka birisi çaydanlık görmüş bile olabilir. İşte bu düşünce sistemi farklılıklarımızı gösteren en basit adımlardan biri. Biraz daha ayrıntıya girersek her bir temsil sisteminin alt sistemleri de vardır. Örneğin görsel için parlaklık, berraklık, boyut, renk, konum, mesafe, hareketlilik, katılımcı, izleyici… gibi. İşitsel alt sistemler için de kısık, yüksek, sesin yönü, konumu, sürekliliği, kesikliği, tonu …gibi. Bu durumda şunu anlayabiliriz görseli ya da işitseli yüksek olan iki kişi alt sistemlerinden dolayı da farklı kayıtlar ve farklı hatırlamalar yaparlar. Herkes kendi iç dünyasında kendine özel bir sistemle yaşar.
Peki bu bilgi ne işimize yarayabilir? Öğrenmeyi ve öğretmeyi hızlandırır ve kolaylaştırır. Zayıf olan sistemlerimizi geliştirerek duyusal keskinliğimiz arttırırız. Alt sistemlerle oynayarak sevdiğimiz ama uzaklaşmak istediğimiz bir şeyi sevmez hale gelebilir ya da tam tersini yapabiliriz. İletişimi kolaylaştırırız. Başkasıyla iletişim kurarken onun daha kolay anlayacağı veya motive olacağı bir dili kullanabiliriz. Örneğin görseli yüksek birine ‘’ Bu projeyi başarıyla teslim ettiğinde beklide adının yazılı olduğu bir masaya ve büyük bir kırmızı koltuğa kavuşacaksın ‘’ dersek, işitseli yüksek birine ‘’ Bu projeyi teslim ettiğinde beklide tüm ofis senin adınla yankılanıyor olacak. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? ‘’ dersek çok daha etkili olur. Tam tersini söylersek bu kişiler için söylenenler yeteri kadar anlamlı ya da motive edici olmayabilir.
Ayrıca toplantı, sunum, eğitim gibi kalabalığa hitap edeceğimiz durumlarda da beş duyuyu harekete geçirecek bir konuşma yapabilirsek muhteşem olur. Hem herkese hitap etmiş oluruz hem de dinleyicilerin dikkatini toplayıp odaklanmalarını sağlamış oluruz.
Son bir fayda daha söylemek gerekirse 🙂 bence gerekir 🙂 Bilinçaltımızda hızlı değişim yaratabilmek ve istediğimiz şeyin frekansıyla birleşebilmek için de beş duyumuzu çok iyi kullanmamız çok iyi olur.
Evet bu yazımızda burada bitiyor. Umarım yavaş yavaş NLP ve Koçluk çalışmalarına ısınıyorsunuzdur 🙂 Yakın bir zamanda NLP Serisi ( 4 ) yazısında görüşmek üzere.
Daha fazla uygulayıcı adımı atmak istersen 11 Aralık Kendi Evrenime Yolculuk WhatsApp Grubumuza katılabilirsin.
Ya da 2020 den kazançlı çıkıp daha iyi bir enerjiyle 2021’e girmek isterseniz 20 ve 22 Aralık (21.00 )2020’ye Güzel Bir Veda Seansına beklerim. Kayıt ve bilgi hattımız 05325404864
ICF PCC Profesyonel Koç
NLP Eğitmeni
Arzu Bıyıklıoğlu
www.arzubiyiklioglu.com
@arzubiyikliogluofficial