Bedeninizi yasakladığınız yemeklerle, zoraki yaptığınız spor programlarıyla, kullandığınız hapla, otla ya da diğer dış müdahale yöntemleriyle zayıflatmaya çalışırken bu arada içinizde neler olup bitiyor hiç merak ettiniz mi?
Her türlü zayıflama yöntemini denerken kafanızın içinde neler var acaba, bunu hiç düşündünüz mü? Hani bazen deriz ya "Arkadaş, ben bunu kafaya koydum, yapacağım" ve onu gerçekten de yaparız. Herkesin hayatında mutlaka buna benzeyen en azından birkaç sözü olmuştur, yapmıştır da. Çünkü kafaya koymak, istenen şeyi zihinde olmuş bitmiş şekilde görmektir. Sonuçlara zihinde net bir şekilde ulaşıp, o hazzı, zevki yaşamaktır. şüphe, korku, soru işaretleri yoktur. Her şey net bir şekilde tamamlanmıştır. Keyif damarlarda akmaktadır.
şimdi tekrar soruyorum "siz zayıflamak için yöntemler denerken gerçekten forma girmeyi kafanıza koydunuz mu?" Her an aklınızda ince, sağlıklı ve neşe dolu olduğunuzu görüp heyecanla kendinizi o incelmiş bedene girmiş hayal edebiliyor musunuz? Yoksa her gün tartının ibresinin aşağı kayıp kaymadığına korkuyla bakıp spor yapmanın ne kadar yorucu olduğunu, daha verilecek çok kilonuzun olduğunu, su içseniz bile kilo aldığınızı, şişmanlığın ailede genetik olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Kafanız gerçekten nelerle dolu, korku, endişe ve istenmeyen kilolarla mı yoksa sağlıklı ve formda olma arzusuyla mı? Tabii ki ince ve sağlıklı olmak istiyorsunuz ama buna gerçekten inanıyor musunuz? Bu sonuca ulaşmanın heyecanını şimdiden tüm hücrelerinizde hissedebiliyor musunuz?
Kilo vermeyi istemek ile forma girmeyi kafaya koymak arasında çok büyük fark vardır. Kilo vermeyi istemek, kiloya odaklanmaktır. istemediğiniz bir şeye odaklanarak istediğiniz şeyi elde edemezsiniz. Bilinçaltına kiloyu istermiş gibi mesaj yollarsınız. Etrafınıza kilo titreşimi, kilo korkusu yayarak daha çok kiloyu hayatınıza çekersiniz. Siz zihninizde sürekli kiloyu çağrıştırırken bedeninizden farklı bir tepki vermesini beklemeniz yanlış olur. Kendinizi boşu boşuna başarısız yapar, motivasyonunuzu düşürürsünüz.
Kilo problemi olan kişiler, bir zamanlar, bir şekilde, farkında olmadan zihinlerine kilolu olmayı koymuşlardır. Kendisinden veya yakın çevresinden gelen yanlış komutlarla bilinçaltı kilolu olması gerektiğine inanmıştır. işte bu yüzden onca zahmete rağmen bir türlü bu kilolar gitmez. Gitse de fazlasıyla geri gelir. Dışarıdan ne kadar zayıflama programı uygularsanız uygulayın, sonuç hep aynıdır. içinizdeki program değişmedikçe (formda olmayı kafaya koymadıkça) hep aynı noktaya geri dönersiniz. Bir zaman sonra da forma girmeye karşı inancınızı kaybedip durumu iyice içinden çıkılmaz bir hale sokarsınız. Bugün pasta yememeniz gerektiğini düşünürken bile kilolu olma programınızı daha da alevlendirirsiniz. Çünkü gerçek anlamda pasta yememeyi düşünemezsiniz. Zihin bunu pasta yemek olarak algılar ve canınız daha fazla pasta yemek ister, kafanızda pasta zilleri çalar. Birdenbire kendinizi pasta yerken bulursunuz.
Tabii ki kilo vermenin en doğru yöntemi sağlıklı beslenme ve kişinin kendisine en uygun sporu yapmasıdır. Çünkü bunlar zaten insanın doğal ihtiyaçlarıdır. Beden, sağlıklı beslenmeyi ve hareket halinde olmayı sever. Sporla vücut daha iyi nefes alır, temizlenir, esneklik kazanarak genç kalır. Ancak siz zayıf ve sağlıklı olmayı henüz kafaya koymadıysanız (zihninizi programlamadıysanız) hiçbir zayıflama programı size istediğiniz, kalıcı sonucu vermeyecektir.
Her değişimde olduğu gibi bedensel değişiminiz de içten dışa doğru olmalıdır. Kafanızın içindekileri değiştirdiğinizde bedeninizdeki değişikliğe de ulaşmak mümkün olacaktır. Evet şimdi tekrar soruyorum "Siz forma girmeyi kafaya koydunuz mu?"
Sevgiyle kalın…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu