Herkes hayatı boyunca sanırım bir kez de olsa puzzle (yap-boz) yapmıştır ya da ne olduğunu biliyordur. Anlamsız, orantısız şekilde kesilmiş parçaların, uygun bağlantılı bir diğer parçasını bularak resmin tamamını ortaya çıkartmaya çalışırız. Puzzle parçalarının bazıları bizi çok zorlar, üstündeki şekillere hiçbir anlam veremez, bir şeye benzetemeyiz. Hatta bu parçayı puzzle’dan ayrı düşünürsek tek başına iyice anlamsızlaşır ya da gerçekte temsil ettiğiyle alakası olmayan bir şey de sanabiliriz onu. İyi veya kötü fark etmez, sonuçta bu bir zandır. Şimdi, bakalım ben konuyu nereye bağlayacağım… 🙂
İşte hayata veya insanlara da bazen böyle bakıyoruz ve onlar hakkında kararlar, hükümler veriyoruz. Hayatta karşımıza çıkan olayı kendi algımızla, tablonun tamamını düşünmeden, tek başına bir puzzle parçasını değerlendirir gibi değerlendirebiliyoruz. Bir insanı kendi algımızda ve tek bir davranışından, tek bir görüntüsünden ya da anlık bir sözünden yola çıkıp o insanın bütününü göz ardı ederek tek bir parçayla anlamlandırıp karar verebiliyoruz.
Nasıl ki tek başına bir parça bir anlam taşıyor ama bütünle değerlendirildiğinde anlamı ve hatta işlevi değişiyorsa hayata ve insana bakış açımızda da aynı durum söz konusu. Mesela tek başına karabiberi yemeye kalksanız acı gelir, tadından keyif almayabilirsiniz ama yemeğin içine karışırsa bütünde lezzet verir. Mesela bir insanla stresli olduğu bir anda tanışırsanız onunla ilgili verdiğiniz o anki hüküm, o insanı farklı zamanlarda tanımanızdan çok daha farklı olur. Ya da bir burun resmi görseniz beğenmeyebilirsiniz ama sonra yüzün tamamını gördüğünüzde karşınıza çok güzel duygular uyandıran bir yüz çıkabilir.
Bazen başınıza bir olay gelir, çok kötü diye yakınırsınız ama bir zaman sonra geriye dönüp baktığınızda aslında o olayın sizi daha kötü bir şeyden koruduğunu ya da sizin için iyi olacak bir yere sürüklemiş olduğunu anlarsınız 🙂 Hiç olmadı mı böyle bir durum? Mutlaka olmuştur, “bana olmadı” diyorsanız belki de dirençli sabit noktalarınıza bakmanın zamanı gelmiştir 🙂
Hadi şimdi biraz daha yukarı çıkalım, ölçeği büyütelim. Her birimiz kendimizi ve başka insanları güzelliği, çirkinliği, kişiliği, dini, ırkı için yargılıyor ya da beğeniyoruz. Şimdi dünyanın üstüne çıkıp bakalım, acaba bu kadar insan bütünde neyi oluşturuyor, neye benziyor, bütünün verdiği resim nedir? Ve bu bütünde acaba ben neyi temsil ediyorum, sen neyi temsil ediyorsun güzel insan 🙂 Zor soru değil mi? Olsun zor sorular zihin açar 🙂
Zihnimizin açık olduğu parça ile bütünü birleştirebildiğimiz bir hafta olsun…
Sağlık ve sevgiyle ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu