Pek çok kişi tartışır durur, “o doğru, bu doğru, şu gerçek, bu gerçek”… Nedir bu doğru olan, neye göre doğru? Neye göre gerçek?
Kişinin ya da toplumun inancına göre, zamana göre değişir doğrular. Ama farkında olmadan yapılan doğruluk tartışmaları ilişkileri bitirir, kalpleri kırar, haklı olma peşinde mutsuzluklar yaratır. Haklı olmak, mutlu olmanın önüne geçer çoğu zaman.
Danimarka’dan gelen bir adam için istanbul sıcaktır, Kıbrıs’tan gelen bir adam için soğuk. Kim haklı, kim doğru şimdi? Hindistan’da hamamböceği yemek; Türkiye’de kokoreç yemek normaldir. Birine göre dinlenmek gece dışarı çıkıp dağıtmaktır, diğerine göre evde yalnız kalmak…
Sanmayın ki tek bir doğru, tek bir gerçek vardır. Herkesin kafasındaki doğru, gerçeklik başka… Başkalarının size yanlış gelen düşünce ve davranışlarının onlar için doğru olduğunu anladığınızda kendinizi bir adım geri çekip ona da hak verin. Bu noktada savaşmak, kendi fikrini kabul ettirmek ilişkileri yorar, bozar.
“Benim doğrum en doğru” deyip bayrak elde, herkesin önüne geçmeye çalışmak, başkalarının da bu doğruyu kabul etmesi için baskı yapmak, yarışmak size mutsuzluk ve uyumsuzluk getirir. Başkasına kendi aklınızı vermeye çalışmak anlamsızdır, yorucudur. Bir gün herkesin aklını pazara çıkarmışlar, insanlar, pazardaki tüm akılları incelemiş sonunda yine herkes gidip kendi aklını satın almış… 🙂
Herkes kendi aklıyla, kendi öz iradesiyle gelişecek. Bu süreçte herkes birbirine saygı duyar, çerçevesine anlayışla yardımcı olursa ilişkiler ve birlik daha güzel olacak. Bir şey anlatmak istediğinizde karşı tarafta direnç varsa, karşı taraf sizin anlatmak istediğiniz konuya, doğruya karşı kapalıdır, tam tersi bir inanca sahiptir. Boşuna nefes tüketip ne kendinizi yorun, ne de ilişkinizi bozun. Çünkü anlatmak istediğinizi anlamayacaktır. Hem nereden biliyorsunuz ki, onun doğrusu belki onun çok işine yarıyordur.
Daha anlayışlı, daha hoşgörülü bir yıl diliyorum tüm dünyaya…
MUTLU YILLAR… 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu