Korona’dan korunmak için pek çok sağlık uzmanının ortak dilde açıkladığı öz bakım ve beslenme planları, benim için hiç de yeni bir şey olmadı. Zaten bunlar hali hazırda yaşam tarzımı anlatan bilgilerdi. İkinci korunma planı da çok iyi biliyorsunuz ki evde kalmak. Bu da benim için pek bir sorun olmadı diyebilirim. Çünkü zaten evde çalışmayı, yalnız kendi başıma kalmayı seven biriyim. Sporumu da, işimi de, hobilerimi de evde yapabiliyorum. Bunlar benim yaklaşık on yıldır yaşam tarzım, çünkü seviyorum. 🙂 Elbette bazı sosyalleşme ve seyahat gibi kısıtlamalarım oldu. Bir de okulların kapanmasıyla ve işlerin askıya alınmasıyla14 yaşındaki ergenimizin sürekli evde olması, eşimin ve babamın da 24 saat evde olmasıyla hiç de alışkın olmadığımız ve pek de tercih etmediğimiz bir kalabalık içindeyiz, özellikle de ben. 🙂 Bir süreliğine tüm bu yaşam değişikliği hepimizi az ya da çok mutlaka etkiliyor.
Şimdi duruma Epiktetos felsefesiyle bakarak şöyle diyorum; Başıma gelen bu hoş olmayan olayı konrol edebilir miyim? Cevap: “Hayır, şu an şartları değiştirmem mümkün değil”. O zaman Epiktetos der ki; başıma ne geldiğinin önemi yok, çünkü onu kontrol edemeyebilirim. Fakat bu durum karşısında kendi düşünce, duygu ve davranışlarımı kontrol edebilirim. Ben de bu şartlar altında bakış açımı ve yaşama planlarımı yeniden güncelliyorum. “Bu durumun bana ve bize fırsatları neler olabilir” diye soruyum ve cevapları takip ederek uyguluyorum.
Yaptığım online Koçluk & NLP seanslarda danışanlarımdan ve takipçilerimle olan danışmanlıklarımdan duyduklarım ve de sosyal medyadan algıladığım kadarıyla kimileri evde yalnız kalmaktan, kimileri de aile fertleriyle 24 saat bir arada olmaktan şimdiden fazlasıyla sıkılmış, korkmuş durumda. Adeta Korona korkusundan daha çok evde istemediği bir durumda kalmış olmanın korkusu var. Elbette bununla birlikte ortaya çıkan bir de kısıtlanmışlık hissi. Evet, çünkü kısıtlandık. Özgürlüğümüz kısıtlandı. Seyahat etme özgürlüğü, alış veriş, sosyalleşme, spor, eğlence… Zorunlu bir yaşam değişikliği içine girdik birden bire. Bu hiç birimiz için kolay değil. Özellikle de sağlıklı beslenmeye, evde olmaya ya da yalnız kendi başına kalmaya hiç alışkın olmayan ya da bunları sevmeyen insanlar için, durum kabusa dönüşmeye başladı.
Yazımın başlığında yazdığım gibi, Korona’dan daha çok bunlar korku ve sıkıntı yaratmaya başladı. Süreç daha ne kadar sürecek bilmiyoruz ama Epiktetos felsefesine geçemeyenler daha çok zorlanacak. Korona virüsünden korunacaklar ama kendi düşünce virüslerinden zarar görecekler.
Korona bir gün gidecek hayatımızdan ama bu düşünce virüslerinin yarattığı tahribatın gitmesi pek de kolay olmayacak. Şimdiden durumu kabul edip; “bu şartlarda en iyi ne yapabilirim” sorusuna en doğru cevabı verip cevabı uygulayanlar kazanacak. Bu durumda her birimiz, hem kendimizle ilgili hem de insanlıkla ilgili mesajı iyi okuyabilmeliyiz. Mesajı iyi okuyabilmenin sırrı; En çok kendimizi nerede sıkışmış hissediyorsak, en çok hangi konuda engellenmiş hissediyorsak mesajımız oradadır. Yalnız kalıyorsan yalnızlıkla, korkuyorsan korktuğun şeyle, sıkılıyorsan kendinle aşman gereken, tekamül etmen gereken bir şey vardır.
İnsan o kadar çok doğadan ve de kendinden uzaklaştı ki, beklide doğaya ve kendine, özüne dönüşün sancılarını yaşıyoruz şu an. Kişisel mesajlarımızı iyi okuyabilirsek parçaları birleştirdiğimizde toplumsal mesajımızı da anlayabileceğiz. Yoksa Korona değil, virüslü düşüncelerimiz öldürecek insanlığı.
Uyan güzel insan, uyan. Bu fırsatı iyi değerlendir. Mesajlarını oku, fırsatı yakala. Korona gittiğinde yeniden doğmaya hazırlan!
Yaşam Koçu ICF PCC& NLP Uzmanı
Arzu Bıyıklıoğlu