İnsanlığa baktığımızda yoğun olarak iki tip görüyoruz: Sürekli yeni bir arayış, yeni bir hedef peşinde koşanlar ve öylece “kal gelmiş” misali yerinde dönüp duranlar. İkisi de mutsuz ve huzursuz. Birinci tip, egonun bitmez tükenmez ve tatmin olmaz istekleri peşinde koşarken bir gün geliyor ve yorgun düşüyor. Bazıları yeniden koşmaya devam ediyor, bazıları da ikinci gruba yani “kal gelmiş” moduna transfer oluyor. Bir de aradan sıyrılanlar var. Sürekli hareket halinde ama egonun istekleri peşinde değil. Daha dingin, akışta tatlı bir hareket. İstekler var ama egosal değil, gönülden, anlamlı, bir manaya hizmet eden, içinde bir erdem barındıran… Sonucu elde etmeye değil, yolun kendisine odaklı, yoldan zevk alan. İçinde pozitif bir merak barındıran, bilgiye değil bilgeliğe âşık. Bu dünyada yapacağının en iyisini yapmaya çalışırken hem kendine hem de bütüne hizmet eden. Zıtlıklar dünyasını kabul edip dengede duran, düştüğü zaman kalktığında daha güçlü olacağını bilen ve kalkıp yoluna yine aşkla devam edebilen. Tatminin maddede, sahip olmada ya da etikette değil manada olduğunu bilen ve manayı her gün genişleten. Kin, nefret, öfke ya da kıskançlıktan değil hoşgörü, alçakgönüllülük ve sevgiden beslenen. İşte biz bu insanlara “dingin insan” diyoruz, o huzurlu, o mutlu… 🙂
Dingin bir hafta diliyorum güzel insan, sevgiyle ilerleyin 🙂
NLP Uzmanı & Yaşam Koçu ICF PCC
Arzu Bıyıklıoğlu
www.arzubiyiklioglu.com
@arzu.biyiklioglu