– Özgüvenim yok…
– Gerçekten mi? Hiç mi yok?
Böyle başlayan pek çok diyaloğun sonu “aslında özgüvenim varmış” ya da “özgüveni yükseltmek bu kadar kolay mıymış” gibi cümlelerle bitiyor. Özgüven ve kendinizle ilgili bir farkındalık yakaladığınızda içinizden bir iple kuyudan su çeker gibi ihtiyacınız olan özgüveni çekmeye başlıyorsunuz. Bu da size kendinizi daha iyi hissettiriyor. Bazen tek bir bakış açısında olan değişiklik bile mucizeler yaratabiliyor.
Hayatınızın bir alanında veya birkaç alnında özgüveniniz düşük olabilir. Sadece o noktalara odaklanmaya başlarsanız da sanki hayatınızın her alanında özgüveniniz düşükmüş gibi bir illüzyon yaratabilirsiniz. “Özgüvenim yok, özgüvenim kalmadı” diye söylenip durursunuz. Sonrasında da kendinizi tanımladığınız gibi davranmaya başlarsınız. Bu da işinize yaramaz. 🙂
Bir özgüven termometrenizin olduğunu hayal edin. Kocaman, karşı duvarda asılı. Bir ara kablo ile size bağlanmış. 🙂 Birden ona kadar dereceleri var. Özgüveninizin en düşük olduğu an 1; en yüksek olduğu an 10. Yükselip alçalan civası kırmızı, yeşil, mavi… fark etmez; sizin seçtiğiniz bir renk.
Şimdi, hatırlayın bakalım daha önce kendinizi iyi hissettiğiniz, özgüveninizin yüksek olduğu herhangi bir anı. Mutlaka vardır. Hangi konuda olduğu hiç önemli değil. Tekrar yaşayın o anı. Tamamen o anın içinizde yaratmış olduğu güzel duyguları hissedene kadar devam edin. Ve işte şimdi termometre 10’a vurdu. 🙂 Bu duyguyu beyninize ve termometrenin 10 numarasına kaydedin. Sık sık termometrenize bakın, özgüvenli anınızı düşleyin ve hissedin. Termometrenizin civasının yavaş yavaş 10’a yükseldiğini hem görün hem hissedin.
Egonuz devreye girerse çok saçma bir egzersiz. 🙁 Kendinizi serbest bırakıp merakla denerseniz çok faydalı bir egzersiz. 🙂 Seçim her zamanki gibi yine sizin…
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu