Yakıcı ve Yıkıcı Duyguların Dili

//Yakıcı ve Yıkıcı Duyguların Dili

Yakıcı ve Yıkıcı Duyguların Dili

Yakıcı ve yıkıcı duygular bizi en çok rahatsız eden, canımızı acıtan, ruhumuzu daraltan duygulardır. Bağıra bağıra bedenimize sinyaller yollarlar; çünkü onlardan kurtulmamız için bize kendilerini hissettirmeleri gerekiyordur. Eğer ev sahibi olarak bilmediğimiz bir zamanda kendi kendimize yaptığımız bu duygusal kontratı fark edip iptal etmezsek, özgürleşemediğimiz bu duygulara bir gün yine fark etmeden beden evimizi de satıveririz. Sonuç: Hastalık. Hadi biraz bu duygular bize ne demek istiyor, bizimle ne ilgisi var, ona bakalım.

Öfke: Dünyaca ünlü aile terapisti ve psikoloji kuramcısı Virginia Satir’e göre öfke aslında bir duygudan ziyade bir davranış biçimidir. Ve altında yatan dört duygu vardır: İncinme, gücünü yitirmiş hissetme, korkma ve utanma duyguları. Öfkeyi açığa çıkaran şey, kişinin o duruma yüklediği anlamlardır. Bu anlamların altında yatanlar; ailevi veya kişisel değerlere ters düşmesi, inançlar, karşılanmamış beklentiler ve hayal kırıklıklarıdır. Kimi insan öfkesini içeriye yani kendisine dönük olarak bastırarak yaşar; kimi insan da dışarıya püskürterek yaşar. Satir tedavi sürecinde kişinin öfke yaratan kendindeki kaynağını bulup tam da o anda kişinin kendine öz şefkat vermesinin iyileştirici olduğunu söyler. Öfke önce zihin evini sonra da beden evini yakar. Bu yüzden çok öfkelenen kişilerin öfkelerini yönetebilmeleri ve ondan özgürleşebilmeleri elzemdir. Öfke aklı dondurur, kalbi katılaştırır. Eğer çok sık öfkeleniyorsan evinde yangın var demektir ve bu yangını çıkaran sensin. Çünkü öfkeni açığa çıkaran o durum (ya da kişi) değil, senin onunla ilgili algındır. Uzun süre ve çok sık öfkeye ev sahipliği yapmak insanı hasta eder. Öfkeyi gelip geçici bir misafir olarak görüp yukarıdaki egzersizleri yaparak onu yönlendirebilir ve öfkeden öğrenebilirsin.

Üzüntü: Üzüntü, içinde elem, keder, hüzün, hayal kırıklığı gibi duygusal ifadeleri de barındırır. Bu duygular da her duygu gibi kişiden kişiye farklı şekilde yaşanır. Ağlama, talepkâr olma, geri çekilme, kendine acıma, sürekli anlatma, yakınma gibi. Üzüntü aynı zamanda dikkat çekerek örtük bir şekilde başkalarından yardım talep etme çağrısıdır. İnsan üzüntü duygusunu genelde istediği bir şey olmadığında, bir kayıp olduğunda ya da beklentisi karşılanmadığında deneyimler.

Fazla sahiplenilmiş üzüntü, evini ona satman anlamına gelir ve bedel olarak hastalık alırsın. Bunu istemezsin
değil mi? Tabii ki, o zaman yukarıdaki egzersizleri uygulayıp üzüntünden hem ayrışıp hem de ondan öğrenebilirsin.
Utanç: Utanç duygusu insanı en çok aşağı çeken ve hayattan koparan enerji alanı yaratır. Utanç duyan insanlar başlarını öne eğerek görünmez olmayı tercih ederler. Ancak ben yoğun bir şekilde duyduğu utançla varoluşsal sürecini etkileyen birinin zaten bu kitabın okuyucusu olduğunu hiç sanmıyorum. Fakat belirli alanlarda yaşadığı kötü bir tecrübeden dolayı utanç duyanlar olabilir. Ve bu durumdan isterlerse kolayca kurtulabilirler. Topluluk önünde komik bir duruma düşmüş olabilirsin, bir gün egona yenik düşüp kendine yakışmayacak bir şey yapmış olabilirsin, tacize uğramış ya da kötü bir amaç uğruna kullanılmış olabilirsin. Bunlardan yukarıdaki egzersizleri yaparak ya da özel NLP seanslarına katılarak özgürleşmen mümkün. Travmatik bir durum söz konusuysa iyi bir psikoterapistten destek alabilirsin.

Sen istersen her şey iyileşir.